İrtibatı Koparmayalım!
ele almak deyimi
(1) üzerinde uğraşmaya, çalışmaya, araştırmaya, incelemeye başlamak, örnek: işi yeni ele aldık. (2) kötü yanlarını da belirterek eleştirmek, örnek: Bir ele alırsa, didikler. (3) (bir kimseyi) iyice dövmek, örnek: Babası onu bir ele alırsa görür gününü.
- gönlü gözü gani
- çağ açmak
- eşref saati
- kirişi kırmak
- eceline susamak
- üstünde durmak
- etle tırnak gibi
- aman aman bir şey değil
- el ayak çekilmek
- Allah'ın emri
- eli boş gelmek
- aşağı mahalle
- zaman kollamak
- yılanın kuyruğuna basmak
- astarı yüzünden pahalıya gelmek
- uyku gözünden akmak
- art eteğinde namaz kılınmak
- götüyle gülmek
- altı kapıya almak
- çok görmek
- çözüm yolu
- gözü fal taşı gibi açılmak
- dam ağası
- matrak geçmek
- ama ne
- gölgesi altında
- ne şiş yansın ne kebap
- ekmek yemek
- entel barı
- göz bebeği
- düttürü leyla
- kül kedisi
- emek vermek
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
(1) üzerinde uğraşmaya, çalışmaya, araştırmaya, incelemeye başlamak, örnek: işi yeni ele aldık. (2) kötü yanlarını da belirterek eleştirmek, örnek: Bir ele alırsa, didikler. (3) (bir kimseyi) iyice dövmek, örnek: Babası onu bir ele alırsa görür gününü.
Bir şeydeki ince güzelliği duyamamak, hissedememek ya da kavrayamamak.?Şu dostluğumuzun tadına varamadım daha.?
(1) kendi yaşamını kurtarmak, kendini ölümden kurtarmak. (2) (birini) ölümden kurtarmak, örnek: Delikanlı boğulmakta olan iki kişinin canını kurtarmıştı.
(1) ansızın, birdenbire, çok hızlı bir biçimde, hızla. örnek: Çocuk fırtına gibi sokağa fırladı. (2) hızlı davranan, ivecen, telaşlı, aceleci (kimse), örnek: Fırtına gibi birine ayak uydurulmaz.
istediği halde yapamamak, istenci dışında bulunmak, önlemeye gücü yetmemek, örnek: Korkmuştu, elinde olmadan titriyordu.
(1) belli bir duruş biçimine geçmek, örnek: Asker hazır ol durumunu almıştı. (2) bir olay karşısında belli bir davranış göstermek, örnek: Onun durum almakta gecikmesi işi güçleştirdi.
güzel bir başarı, bir mutluluktan sonra, "dilerim ki bu güzel duruma sen de kavuşasın" anlamında söylenir.
(1) içkili, sarhoş. örnek: Biraz başı dumanlıydı, o yüzden neşeliydi. (2) sevdalı, âşık. örnek: Bugünlerde onun başı dumanlı, kusuruna bakılmaz.
(1) çabuk yapıldığı için gereken özen gösterilmemiş olmak. örnek: Dara gelmiş, yoksa böyle olmazdı. (2) dar vakitte yapılmak, örnek: Bir iş dara geldi mi, içime sinmez. (3) yapmak zorunda kalmak, zorunlu olmak. örnek: Bunu yapmazdı ama dara geldi.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.